(Julius Caesar)
Büyük İskender'in M.Ö. 323'de Babil'de ölmesi üzerine kumandanları arasında çıkan harplerde General Ornets, Kapadokya'yı haliyle de Zile'yi idaresi altına almıştır. Çıkan bir takım karışıklıklardan sonra Kapadokya bir müddet bağımsız kalmış, kısa bir süre sonra zamanın Pontus Kralı MİHRİDATE VII. Kapadokya Kralı Arbaran VIII.'i mağlup ederek Kapadokya'yı eline geçirmiştir. (Mihridat büyük lakabı ile anılır. Çok bilgilidir. Tarihçiler bunun 22 lisan bildiğinden bahsederler.)
Bu olay üzerine Kapadokyalılar Roma'dan yardım istemişlerdir. Roma'dan gelen SULLA komutasındaki kuvvetli bir ordu Mihridat'ı mağlup ederek Kapadokya'yı ele geçirmiştir. Mihridat eniştesi Diyarbakır Kralı Tifran'dan yardım istemiştir. SULLA'nın Roma'ya dönmesi, M.Ö. 78'de ölmesi üzerine Mihridat yeniden Romalılar'a savaş açmıştır. M.Ö. 67 yılında Amiral TRİARİUS ile Mİhridates Zile'ye 5 km uzaklıktaki Skotios "bugün Altıağaç denilen mevkii" civarında karşı karşıya gelirler. Ancak savaşın galibi uzun bir süre belli olmaz. Triarius'un mağlup olması ile Mihridates'in Anadolu'da başlayan ikinci hakimiyeti de uzun sürmez. Roma Kumandanı POMPEYUS "POMPEYS" güçlü Mihridates'i M.Ö. 67 tarihinde ağır bir şekilde yenerek, ordusunu tamamen yok edip, Pontus ülkesini işgal etmiştir. Mihridates bunun üzerine M.Ö. 63 yılında intihar eder (İçtiği zehir etkisiz kaldığı için, kendisini bir askere öldürtür). Roma ile Pontus arasında yapılan ve yıllarca süren savaşlar sırasında asker ve sivil olmak üzere her iki taraftan on binlerce insanın ölmesi bölgenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Mihridates'in ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. PHARNAKE "Farnas" Ro hakimiyetini kabul eder. Bir müddet sonra Kayser'le Pompeis arasında çıkan ihtilaftan istifade ederek Roma'ya karşı ayaklanır. Bunun üzerine Roma diktatörlerinden YUL ÇESAR "Jül Sezar" orduları ile Suriye üzerinden Anadolu'ya oradan da Zile'ye gelir. PHARNAKE daha önce babasının Amiral Triarius'u yendiği yer olan bugünkü Altıağaç denilen yerde Jül Sezar ve ordusu ile karşılaşır. (Zile'ye 5 km mesafedeki Yünlü Köyü'nün karşı yamaçları veya yayla yolu ile Yünlü Köyü arasındaki bir yer olmalıdır).
Çok çetin ve kanlı bir savaş olur. Sezar'ın ordusu büyük zayiat verirse de sonuçta II. Pharnake ağır bir yenilgiye uğrar. Zafer Sezar'ındır. Sezar uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, 5 saat gibi kısa bir süre içerisinde elde ettiği zaferin sevincini Zile'den Roma'ya bildirir. Zile'de ilâhi törene nail olan Sezar'ın, kısa ama anlamı büyük olan bu mektubundaki "VENİ - VİDİ - VİCİ" "GELDİM - GÖRDÜM - YENDİM" sözlerini silindirik mermer bir taşa yazdırır. Yakın zamana kadar Zile Kalesi'nde olduğu bilinen bu taşın, çalınması neticesinde nereye götürüldüğü bilinmemektedir.
M.Ö. 44 yılında Sezar'ın ölümünden sonra Pontus Kralı SENA kısa bir müddet için Zile'ye hâkim olmuşsa da Zile ve çevresi yeniden Romalılar'ın eline geçmiş ve uzun yıllar Roma'nın eyalet merkezi olmuştur. M.S. 241 yılında Sasani Hükümdarı ARDA ŞIRINOĞLU ŞAPUR Romalılar'a harp açmış, Urfa civarında Valeryus'u yenerek Kilikya "Adana" Kapadokya ve Arap Yarımadası'nın büyük bir kısmına sahip olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder